CHP Bursa Milletvekili, Tarım, Orman Ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Orhan Sarıbal, tarımda maliyetler artarken çiftçinin ürününün geçen yılki kadar bile para etmediğine dikkati çekerek, övünülen ekonomiknin ne üreticiye ne de tüketiciye yansıdığını söyledi.
Sarıbal, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TÜİK verilerine göre son üç yılda gıda
enflasyonunun yüzde 289 olduğunu belirterek, kuzu etinin fiyatının yüzde 537, dana etinin ise yüzde 460 arttığını kaydetti.
Meyve fiyatlarındaki artışın yüzde 368, çay fiyatlarında yüzde 325, tereyağında ise yüzde 321’i bulduğunu vurgulayan Sarıbal, "Halk neredeyse ekmek alamaz hale geldi. Çünkü son üç yılda ekmek fiyatları yüzde 293 oranında arttı." dedi.
Özellikle enflasyon verileri manipüle edilerek halkın gerçek enflasyonla yüzleşmesinin
engellendiğini ifade eden Sarıbal, gıda fiyatlarındaki artışın özellikle dar gelirli ve emekli kesim için büyük bir yük oluşturduğunu söyledi.
Özellikle süt, tereyağı, peynir gibi temel gıda maddelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını dile getiren Sarıbal, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri ile ENAG’ın verileri arasındaki büyük farklara dikkati çekti.
Yüksek enflasyon ve gıda fiyatlarındaki artışın ramazan ayında mutfağa yansıdığını belirten
Sarıbal, şöyle konuştu:
"Derinleşen ekonomik krizin gölgesinde günden güne artan gıda enflasyonu gündemdeki yerini koruyor. Gıda fiyatlarındaki artış dar gelirlileri ve çalışanları daha fazla etkiliyor. Örneğin 2023 yılında hissedilen enflasyon, açıklanan enflasyonun yaklaşık iki katı oldu. Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin tespitlerine göre, 2024 şubat ayında üretici ve market
arasındaki en yüksek fiyat farkı 3,2 kat ile kuru fasulyede görüldü. Kuru fasulyeyi 3,1 kat ile
havuç, 3 kat ile kuru kayısı ve Antep fıstığı izledi. Üreticide 33 lira olan kuru fasulye markette
106 liraya, 13 lira olan havuç 40 liraya, 150 lira olan kuru kayısı 447 liraya, 250 lira olan Antep fıstığı 742 liraya satıldı. Üretici ve market arasındaki fiyat farkı nohutta 2,9 kat, kırmızı mercimekte 2,7 kat, yeşil mercimek, mandalina ve portakalda 2,5 kat, salatalık ve pırasada 1,9 kat, patlıcan, patates ve elmada ise 1,8 kat oldu."
Sarıbal, Diyanet’in "sahurda biraz peynir, birkaç zeytin, eğer severseniz avokado” önerisini anımsatarak, "Tasarrufu hep halka, sabrı hep yoksula, lüksü ve bolluğu ise kendilerine rezerve edenler, milyonların açlık sınırında yaşadığını bilmiyor mu, yoksa bilmezden mi geliyor? Halkın iftar sofrasında ekmek küçülürken, rakamlarda büyüyen yalnızca yoksulluk ve borç." dedi.
Gelir dağılımı istatistiklerine göre, en düşük yıllık ortalama gelirin tarım sektöründe
yaşandığını, çiftçilerin emeğinin karşılığını alamadığını aktaran Sarıbal, şunları söyledi:
"Tarımda maliyetler yaban otları gibi artarken çiftçinin ürünü geçen yılki kadar bile para etmedi. Saray iktidarının övündüğü ekonomik büyüme ne üreticiye ne de tüketiciye yansıdı. Tarım ürünlerinde üretimin artırılması, üreticilerin desteklenmesi ve girdi maliyetlerinin düşürülmesi, gıda enflasyonuyla mücadelede kritik öneme sahip. Çiftçilerin kullandığı mazot, gübre, tohum ve yem gibi temel girdilerin sübvanse edilmesi, üretimin artırılması açısından büyük önem taşıyor."
Yorumlar
Kalan Karakter: