BURSA - Artvin Çoruh Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, yoğurdun sadece sofralarımızı değil, tarihimizin, dilimizin ve kültürel kimliğimizin de temel taşlarından biri olduğunu vurgulayarak, "Yoğurt Türktür, Türk kalacak" dedi.
Yoğurt, yüzyıllardır Türk ürünü olarak biliniyor. Her ne kadar bazı ülkeler kendi ürünleri olarak göstermeye çalışsa da yazılı kaynaklar dahi yoğurdun Türk ürünü olduğunu ortaya koyuyor.
Hal böyleyken yoğurda her kesimin sahip çıkması gerekiyorken, ABD merkezli yoğurt markası Chobani, Fenerbahçe Spor Kulübü ile sponsorluk anlaşması yaptı.
Böylece yoğurdun anavatanında, Tredyol Süper Lig'de sarı-lacivertliler ABD'li yoğurt markasıyla sahaya çıkacaklar. Avrupa maçlarında da sahaya çıkacak bir Türk takımının, Fenerbahçe'nin ABD'li bir yoğurt firmasını tanıtacak olması ne kadar doğru olacak tartışılıyor.
Ercoşkun, yoğurt kelimesinin kökeninin Türkçeye dayandığını ve en eski yazılı Türk kaynaklarında geçtiğini söyledi.
Kaşgarlı Mahmud’un 1072 yılında yazdığı Divanü Lügati’t-Türk adlı eserinde "yoğurt" kelimesinin açıkça yer aldığına dikkati çeken Ercoşkun, "Bu kayıt, yoğurdun Türk halkı tarafından en az bin yıldır tüketildiğini ve adının da Türkçe olduğunu net biçimde ortaya koyuyor" dedi.
Yoğurdun yoğurulmuş, kıvamı artırılmış anlamına geldiğini vurgulayan Ercoşkun, Türkler sadece yoğurt değil kefir ve kımız gibi iki farklı fermente süt ürününün de kaşifi olduğunu kaydetti.
Ercoşkun, yoğurdun yüzleri geçen gıda maddesinin hazırlanmasında önemli ham madde olduğunu dile getirerek, yoğurdun içine bazı baharatlar katılıp üretilen tarhananın yoğurdun ileri işlenmiş ürünü olarak bilindiğini anlattı.
Yoğurdun Avrupa’ya yayılmasında Türklerin oynadığı role dikkati çeken Ercoşkun, "‘Yoghurt’, ‘Joghurt’, ‘Yaourt’ gibi Avrupa dillerindeki kelimeler doğrudan Türkçeden alınmıştır. Bu sadece bir dil meselesi değil, kültürel bir izdir. 1303 tarihli Kodeks Kumanikus adlı eserde de yoğurt kelimesine benzer ‘ioghurt’ ifadesi geçmektedir. Bu, yoğurdun Batı dünyasıyla tanışmasının da Türkler aracılığıyla olduğunu gösterir" diye konuştu.
Ercoşkun, Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan coğrafyada yaşayan göçebe Türk topluluklarının sütü işleyerek dayanıklı gıdalar ürettiklerini belirtrek, "Marco Polo, İbn Battuta ve diğer seyyahların metinlerinde yoğurt, ayran, kurut gibi fermente süt ürünlerinden sıkça söz edilir. Bu ürünler hem besleyici hem de taşınabilir olması sayesinde göçebe yaşam tarzının temel gıdalarıydı" ifadesini kullandı.
"Yoğurt Tüktür Türk kalacak" diyen Ercoşkun, şöyle devam etti:
"Yoğurt bizim kültürel DNA’mızdır. Atalarımız, sütü yalnızca saklamak için değil, onu daha faydalı ve güçlü hale getirmek için fermente etmeyi öğrendi. Bu bilgi ve yöntemler kuşaktan kuşağa aktarıldı. Bugün sofralarımızda yer alan yoğurt, bin yıllık bir mirasın devamıdır. Yoğurt sadece bir gıda değil, aynı zamanda bir kimlik meselesidir."
Ercoşkun, yoğurdun kurutulmuş ve türevlenmiş formlarının da tarihsel değer taşıdığını belirterek, "Kurut, yoğurdun saklanabilir hale getirilmiş formudur. Ayran hem serinletici hem de besleyici bir içecektir. Tarhana, yoğurt ve tahılın birleşimiyle elde edilen bir başka kültürel miras ürünüdür. Cacık ise yoğurdun ferahlatıcı ve hafif tüketilen bir formudur. Tüm bu ürünler, Türk mutfağının dayanıklılığa ve sağlığa verdiği önemin göstergesidir" dedi.
Yoğurt ve diğer fermente süt ürünlerinin yalnızca geleneksel değil, aynı zamanda bilimsel açıdan da değerli olduğunu vurgulayan Ercoşkun, "Modern bilim, yoğurdun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, bağırsak sağlığını desteklediğini ve sindirimi kolaylaştırdığını ortaya koymuştur. Binlerce yıldır atalarımızın deneyimlediği faydalar, bugün laboratuvar ortamında da kanıtlanmaktadır" diye konuştu.
Yoğurdun yanı sıra Türklerin tarih boyunca tükettiği kımız ve kefir gibi diğer fermente süt ürünlerine de dikkati çeken Ercoşkun, şunları söyledi:
"Kımız, at sütünden yapılan ve Orta Asya’da doğan bir içecektir. Kefir ise Kafkasya’da ortaya çıkmış, Türk göçleriyle Anadolu’ya kadar yayılmıştır. Her iki ürün de hem besleyici hem de probiyotik açıdan zengin içeceklerdir.
Her ne kadar yoğurdu başka milletler sahiplenmeye çalışsa da tarihi kayıtlar, seyyahların notları ve yoğurttan üretilen diğer gıdalar, yoğurdun Türk malı olduğunu açıkça göstermektedir. Yoğurdu Türkler buldu, geliştirdi ve yoğurt temelli diğer ürünleri yarattı. Diğer fermente süt ürünlerinde olduğu gibi, yoğurt Türktür, Türk kalacak."
Hiçbir milette yoğuttan hazırlanan yemelerin 100'ü bulmadığına dikkati çeken Ercoşkun, "Yoğurdun ileri işlenmesi ile üretilen kurut ve tarhana kimsede bulunmamaktadır. Probiyotik bakteri içermesi ve bunların sindirim sistemindeki zararlı mikroorganizmaları baskılamasıyla bağırsak sağlığını düzenleyici etkisi bulunmaktadır. Yapılan son çalışmalar yoğurdun kolestrolü düşürücü etkisi olduğu belirtilmektedir" dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: