CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, eğer işçi, çiftçi, esnaf, emekli Et ve Süt Kurumu (ESK) sayesinde et yiyebiliyorsa, et alabiliyorsa o zaman bu kurumun işlevini doğru yerine getirmiş olacağını söyledi.
Gürer, Et ve Süt Kurumunun KİT Komisyonu toplantısında yaptığı konuşmada, hayvancılık politikalarını ve kurumun ithalat odaklı yapısını eleştirdi.
Hayvancılık politikalarındaki istikrarsızlığa dikkati çeken Gürer, "Her bakan değişikliğinde politika değişti. Politika değiştikten sonra 2010 yılından itibaren de denildi ki; 'Et ithal edeceğiz, hayvan ithal edeceğiz ama üç yılda bitecek.' Bir türlü o üç yıllar gelmedi. 10 milyon hayvan ithalatı bugüne kadar gerçekleşti ve paramız yurt dışına gitti" diye konuştu.
Et ve Süt Kurumunun ithal ettiği hayvanların et maliyetinin 195 lira civarında olduğunu ifade eden Gürer, bu hayvanların kesim fiyatının kesimhanede 439 liraya kadar çıktığını vurguladı.
Gürer, asli görevi piyasayı dengelemek olan Et ve Süt Kurumunun bunu başaramadığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Kurum diyor ki: '2023 yılında 550 milyon lira kar ettik, 2024 yılında 11 milyar lira kar gerçekleşti.' Kamu niye kar eder? Başa baş noktasında olur; vatandaşa Et ve Süt Kurumu gibi bir kuruluş daha uygun fiyatla et tüketimini sağlar. Bununla ilgili çalışma alanı da ona göre toplumun geneline fayda sağlayacak bir işleyişte olur. Süt tozunu niye biz ithal ediyoruz? İlk üç ayda 419 ton karşılığında 1 milyon 94 bin lira da ithal süt tozuna vermişiz. Yani Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullarda ithalatçı bir anlayışla birilerinin vurgun vurduğu gerçeği var."
İthal edilen etlerde çıkan sağlık sorunlarına da değinen Ömer Fethi Gürer, "Bu hayvanlar orada ne kadar kontrol ediliyor? Bu ülkeye gelen etlerde bakteri çıktı. Biz bunu basın toplantısıyla açıkladık; bu yalanlandı. Sonradan bir baktık, doğru olduğu ocak ayında ilan edildi ve bizim söylediğimizin gerçek olduğu, o ağustos ayında ithal edilen etin ertesi yılın ocak ayında sağlığa zararlı olduğu için toplatılma kararı açıklandı." dedi.
Hayvansal üretimin gelecekteki risklerine dikkat çeken Gürer, “2030 yılında hücresel kökenli et üretiminin toplam et üretiminin yüzde 10’u olacağı öngörülüyor. Bu, Türkiye için alarm verici bir durumdur” ifadelerini kullandı.
Gürer, Et ve Balık Kurumunun özelleştirilmesi sürecini değerlendirirken şunları söyledi:
"Burada Sayın Genel Müdür'ün bir güzel analizi var, kutlarım sizi. Bu yeterli düzeyde etki analizi yapılmadan özelleştirme kapsamına alınan Et ve Balık Kurumunun 35 kombinasının 19’u satılmış ve 8’i başka kurumlara devredilmiştir. Bu süreç Türkiye’de tarımla ilgili tüm kamu kuruluşlarının tasfiye edilmesi anlayışının bir sonucudur. Bu da AKP iktidarı döneminde de acımasız uygulanmıştır. Ben bu komisyondayken gördüm ki Et ve Balık Kurumunun en verimli, en güzel arazileri o dönemde tasfiye edildi, birilerine gitti."
Gürer, yanlış politikaların sürdürülmesinin tehlikelerine işaret ederek, "En azından yanlıştan dönülüp Et ve Süt Kurumunun yeniden varlığı önemli ama doğru yönetilirse önemli. Eğer işçi, çiftçi, esnaf, emekli gidip de Et ve Süt Kurumu sayesinde et yiyebiliyorsa, et alabiliyorsa o zaman bu kurumun işlevi doğru yerine gelmiş olacak. Ama birileri oradan büyük rant elde edip, adını da iş yapıyormuş gibi gösteriyorsa o zaman amacına uygun hizmet edilmemiş olacak." dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: