BURSA - Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) tarafından paylaşılan bir rapora göre, ülkede tarımsal su yönetimi nedeniyle mısır ekimine yönelik kısıtlamaların hem et ve süt üretimini hem de sağlıklı beslenmeyi tehlikeli boyutlara taşıyacak.
TÜSEDAD, Prof. Dr. Süleyman Soylu, Prof. Dr. Uğur Serbester, Prof. Dr. Ahmet Alçiçek,
Prof. Dr. Armağan Hayırlı, Prof. Dr. Nurettin Gülşen, Dr. A. Burhaneddin Akkaya ve
TÜSEDAD Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan "Kısıt-Münavebe Çıkmazında Hayvancılığın Sürdürülebilirliği ve Silajlık Mısır Gerçeği" başlıklı raporu paylaştı.
Meydana gelecek iklim değişikliklerinin, tarımsal faaliyetlerde hayvan ve bitkilerin doğal yaşam alanlarında değişikliklere yol açacağı, özellikle Türkiye'de su kaynakları bakımından önemli sorunlar ortaya çıkacağı vurgulanan raporda, Tarım ve Orman Bakanlığının bu durumu merkeze alarak, bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünleri üretiminde tarım havzası veya işletme bazında üretim planlamasına dair tüm süreçleri kapsayan, tarımsal üretimin planlanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen, 14 Eylül 2023 tarihli ve 32309 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmeliği uygulamaya aldığı anımsatıldı.
Bu yönetmeliğin, bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünleri üretiminde tarım havzası veya işletme bazında üretim planlamasına dair tüm süreçleri kapsadığı vurgulanan raporda, yönetmelikte, tarım havzaları arasında özellikle yeraltı su kaynaklarının kritik düzeyde yetersiz kaldığı belirlenen 52 havza veya ilçe tanımlandığına yer verildi.
- MISIRDA MÜNAVEBE KURALLARI SIKILAŞTIRILDI
Bu alanlarda mısır (dane/silaj), pancar, pamuk gibi su tüketimi yüksek ürünlerde özel planlama kuralları uygulandığı belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Bu havzalarda mısır ekiminde damla sulama zorunlu kılınmış, ayrıca ikinci ürün mısır ekimi
destek dışı bırakılarak münavebe kuralları sıkılaştırılmıştır. Alınan karar ile münavebe (ekim nöbeti) uygulaması zorunlu hale getirilmiştir. Aynı tarlada arka arkaya her yıl mısır ekmek yerine, her yıl farklı bir ürün ekilmesi koşullandırılmıştır. Bu kapsamda dörtlü bir ekim döngüsü (rotasyonu) planlanmış olup, aynı tarla parçasında dörtlü münavebe içinde en fazla bir mısır ekimine izin verileceği belirtilmiştir. Ayrıca, ikinci ürün olarak (örneğin buğday hasadından sonra) mısır yetiştirilmesi de su tüketimini artırdığı için bu bölgelerde ikinci ürün mısır ekimi yapılmasına izin verilmeyecektir (ÇKS ve destekleme kuralları ile ikinci ürün mısır yasaklanmıştır)"
- "HAYVANCILIK YAPAN ÇİFTÇİNİN MISIRDAN VAZGEÇMESİNİ ZORUNLA HALE GETİRDİ"
Raporda, bu kararın, su kaynaklarını koruma amacı taşırken, özellikle hayvancılıkla entegre üretim yapan çiftçiler üzerinde ekonomik ve üretimsel baskılar oluşturdunu vurgulanarak, hayvancılık yapan çiftçinin, her yıl kendi hayvanı için silajlık mısır üretmek zorunda olduğuna dikkat çekildi.
Yürürlüğe konulan sistemin, üreticinin tek parselde dörtlü münavebe boyunca mısırdan vazgeçmesini, başka (ve çoğu zaman verimsiz) ürünlere yönelmesini zorunlu hale getirdiği belirtilen rapor, şöyle devam etti:
"Türkiye’de 2024 yılında 789 bin 443 hektar danelik 501 bin 103 hektar silajlık olmak üzere
toplam 1 milyon 290 bin 546 hektar mısır ekim alanı bulunmaktadır. Ülkemizde danelik mısır üretiminin önemli bir bölümü ticarete konu olurken, silajlık mısır üretiminin yüzde 75’den fazlası hayvan işletmesi sahipleri tarafından kendi hayvanlarına yedirilmektedir. Danelik mısır zorda kalındığında yurtdışından rahatlıkla ithal edilebilirken mısır silajında böyle bir imkan bulunmamaktadır. Bu dikkate alınması gereken bir tespittir. Üretim planlaması kapsamında su kısıtı bölge ilan edilen 52 ilçenin büyük bir kısmı başta süt olmak üzere hayvancılığın yoğun yapıldığı bölgelerdir. Üretim planlanmasında hayvancılık işletmesinin kendi silajını üretmek için yeterli bir esnekliğin sağlanmaması ileride çok büyük sorun olacaktır."
Silajlık mısırın, yüksek verim potansiyeli, enerji içeriği ve üstün silaj kalitesi nedeniyle dünya
genelinde süt sığırcılığı işletmelerinde en yaygın kullanılan kaba yem kaynaklarından biri olduğu aktarılan raporda, özellikle ruminant beslemede, enerji yoğunluğu yüksek, sindirilebilirliği iyi ve silolama sonrası stabil özellik gösteren yem bitkilerinin tercih edilmesinin, üretim verimliliğini doğrudan etkilediği bildirildi.
- ET VE SÜT ÜRETİMİ TEHLİKEYE GİREBİLİR
Bu bağlamda silajlık mısırın, yüksek kuru madde verimi, yüksek net enerji laktasyon (NEL) içeriği ve dengeli besin madde kompozisyonu ile birçok yem bitkisine göre avantaj sağladığı vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:
"Besleme açısından bakıldığında, mısır silajı yaklaşık yüzde 25–35 kuru madde bazında nişasta içermesi ve sindirilebilir hücre duvarı fraksiyonunun yüksek olması nedeniyle rasyonlarda gerekli enerjinin ekonomik ve etkin bir şekilde sağlanmasına katkı sağlar. Dolayısıyla, mısır silajı özellikle yüksek süt verimli ineklerde laktasyonun erken döneminde görülen enerji açığının dengelenmesinde kritik rol oynamaktadır. Bir süt ineğinin yediği tüm yemlerin yüzde 100 kuru olduğu varsayılırsa günlük kuru yem tüketimleri yaklaşık 12 kg ile 26 kg arasında değişmektedir. Mısır silajı ise yüzde 100 kuru olarak bu miktarın en düşük 1/3’ünü oluşturduğunu yani yaklaşık yaş olarak günde7-24 kg arasında tüketiminin değiştiğini göstermektedir. Bu miktarlar bize günümüzde mısır silajı olmadan hayvancılık işletmelerinde beslemenin yetersiz olacağını göstermektedir. Bu durum özellikle kaba yem olarak mısır silajına bağımlı olan büyük işletmeler için geçerlidir. Yani bu kısıtlama sürdürülürse önümüzdeki günlerde her biri birer fabrika niteliğinde olan, toplumumuza et ve süt gibi hayvansal proteinleri zor şartlarda kaliteli ve hijyenik olarak sunan gözbebeği işletmelerimizi birçok sıkıntı ile karşı karşıya kalacaklardır."
Son yıllarda büyük yatırımlarla kurulan bu işletmeleri bu kadar kolay kaybetmenin mantıklı bir yaklaşım olmayacağı belirtilen raporda, "Son dönemlerde enflasyon üzerine olumsuz etki nedeniyle süt fiyatı oldukça baskılanmış, üreticinin karlılığı önemli ölçüde azalmıştır. Üretimde yem maliyeti yaklaşık yüzde 70 oranında olduğu için yem fiyatları her zaman tartışma konusu olmaktadır." ifadesi kullanıldı.
- SAĞLIKLI BESLENMEYİ DE OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Yem maliyetini azaltmanın en önemli yolunun kaba yem tüketimini dolayısıyla en ucuz kaba yem kaynağı olan mısır silajının tüketimini artırmak olduğuna dikkat çekilen rapor, şöyle devam etti:
"Mısır silajı üretimindeki kısıtlamalar süt maliyetini artırarak süt ve süt ürünlerine halkın ulaşımını kısıtlayacaktır. Hayvancılık demek yüzde 70 oranında yem gideri demektir. Mısır silajı demek de hayvanların yediğinin en 1/3’ü demektir. İnsanların yediğinin neredeyse yarısı hayvansal protein kaynakları olarak varsayılırsa bunun önemli bir kısmının mısır silajından sağlandığı hesaplanabilir. Silajlık mısır üretimine hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bölgelerde yapılacak havza ve münavebe kısıtlaması hayvan beslemeyi dolayısıyla insanların beslenmesini olumsuz etkileyecek, modern şartlarda üretim yapan hayvancılık işletmelerinin sürdürülebilirliğini önemli derecede tehlikeye sokacaktır."
Günümüz koşullarında silajlık mısırın, hayvancılıkla uğraşan işletmeler için en yüksek getirili
ve benzer şartlarda tam muadili olmayan yem bitkisi olduğu ifade edilen raporda, kısıtların aksine, silajlık mısır için "kritik yem ürünü" statüsü kazandırılması ve bu ürünün istisnai ekim izinleri ile korunmasının sağlanması gerektiği bildirildi.
- TARIMA DAYALI İŞ KAYBI ORTAYA ÇIKACAK
Silajlık mısırın kısıtlanması değil, entegre şekilde planlanmasının gerekli olduğu belirtilen raporda, aynı arazide yıllık olarak mısır yetiştirip hayvanına yediren işletmelerin, münavebe
zorunluluğu nedeniyle bu planı uygulayamaz hale geldiği aktarıldı.
Damlama sulama yatırımı yapmış ve mısır silajına uygun altyapı kurmuş çiftçiler için
münavebe uygulamasının, bu yatırımların verimliliğini düşüreceği, yer yer kullanılamaz
hale getireceği vurgulanan raporda, şu uyarı ve öneriler yer aldı:
"Konya başta olmak üzere kısıt uygulanan havzalarımızda birçok hayvancılık işletmesi entegre silaj üretimi yaparak dışa bağımlılığı azaltmıştır. Silaj üretimi engellendiğinde
hayvancılığın sürdürülebilirliği de tehdit altına gireceği aşikardır. Bu durum, çiftçide tarım politikalarının eşitlikçi değil, endüstri yanlısı olduğu algısını güçlendirmesine neden olacaktır.
Münavebe zorunluluğu nedeniyle çiftçi her yıl mısır ekemeyeceği için gelir dalgalanmaları yaşayacaktır. Daha az gelir getiren alternatif ürünlere yönelmek, çiftçinin kısıtlı olan kar marjını daha da düşürürken borç ödeme kapasitesini de zayıflatacaktır.
Konya başta olmak üzere birçok il ve ilçede mısır tarımına dayalı sanayi iş kaybına uğrayacaktır.
Mısır ile pancar arasında su tüketimi açısından büyük fark yoktur. Ancak pancar için münavebe zorunlu değilken, mısır için olması çelişkilidir.
Öte yandan eleştirilerin konusu olan ve tutarsızlığa sebep olan nokta silajlık mısırın su
tüketimine dair getirilen kısıtlamanın diğer yüksek su tüketimli yaz ürünlerini kapsamamasıdır.
Örneğin pamuk, yer fıstığı, ayçiçeği gibi ürünler de yaz boyunca sulama gerektirir; ancak mısır dışında bu ürünlerde benzer bir münavebe zorunluluğu bulunmamaktadır.
Silajlık mısır bir “yem güvenliği” meselesidir. Bu nedenle, sadece su kıtlığı değil, yem tedarikinde kritik öneme sahip havzalar da özel statü kazanmalıdır.
Hayvancılık yoğun bölgeler için “Yem Güvencesi Alanı” ilanı getirilmelidir. Bu alanlarda münavebe sistemine esneklik ve ikinci ürün mısır için kontrollü izinler tanınmalıdır.
Kendi işletmesi için silajlık mısır üretimine izin sağlanmadığı takdirde, dışa bağımlılığı kaçınılmaz olarak artacak olan çiftliklerimiz sürdürülebilir olmayacaklar, süt ve et üretiminden ayrılacaklardır. Bunun yegâne çözümü yürütülmeye çalışılan münavebe sistemine esnek üretim modeli ile istisnaların getirilmesidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: